Strazburg’da Dinler Arası Diyalog Konferansı Gerçekleşti

Strazburg’da “Din, Barış ve İnsan Hakları Üzerine Dinler Arası Diyalog” başlıklı bir uluslararası konferans düzenlendi. 2 Mayıs’ta gerçekleşen konferansın amacı, Avrupa Konseyi bünyesindeki geleneksel dini inançların liderleri arasındaki diyaloğu yeniden başlatarak Avrupa toplumlarındaki karşılıklı saygıyı, barışı ve çeşitlilik konusunda farkındalığı teşvik etmekti. Avrupa’da güçlü ve tarihi bir varlığa sahip olan Katolik, Protestan, Ortodoks, Musevi ve Müslüman toplulukların üst seviye dini liderleri “din ve barış”, “din ve insan hakları” konularında konuştular, “Dinler Arası Diyalog İçin Strazburg İlkeleri”ne desteklerini sundular.
Dinler arası diyalog için bir dizi temel ilke olan “Strazburg İlkeleri”, Avrupa Konseyi’nin bu alandaki gelecek çalışmalarının temelini oluşturacaktır.

DİNLER ARASI DİYALOG İÇİN STRAZBURG İLKELERİ
  • Avrupa’da ve diğer bölgelerde dinler, insanların hayatlarında vatandaş ve inanan kimliklerinin bir parçası olarak önemli rol oynamaktadır.
  • Diğer insanların dinleri ve kültürleri hakkında daha fazla bilgiye ve daha iyi bir anlayışa sahip olmak; çeşitliliğe saygılı, modern ve açık bir Avrupa toplumunun belirleyici yönleri haline gelmiştir.
  • Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü bulunmayan bir demokratik toplum olamaz. Din ve inanç özgürlüğü, insan haklarının temel unsurlarından biridir. Uygun yasalar ve bu yasaların etkili bir şekilde uygulanması, din ve inanç ayrımcılığı olmadan, barışçıl bir şekilde bir arada yaşamak için ana koşullardır.
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9. Madde’de belirtildiği gibi düşünce, vicdan ve din özgürlüğü sadece inananlar için değil, aynı zamanda dini bir aidiyeti bulunmayan veya dine ilgisi olmayanlar için de temel bir haktır.
  • Avrupa’da dinlerin içindeki ve dinler arasındaki çeşitlilik alanı genişletmektedir. Bu yüzden, dinler arası ve kültürler arası diyalog, Avrupa toplumundaki karşılıklı anlayış, saygı ve iş birliğini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır.
  • Hem dini liderlerin ve hem inananların arasında; insan haysiyeti, insan hakları, temel özgürlükler, demokratik ilkeler ve hukukun üstünlüğü üzerine kurulmuş dinler arası diyalog, nefret söylemi ile ayrımcılıkla mücadele etmek ve karşılıklı saygıyı, uzlaşmayı ve barışı teşvik etmek için gereklidir.
  • Dini radikalizm ve aşırıcılık, bir dinin doğru anlaşılmasına ve uygulanmasına aykırıdır. Şiddete ve çatışmalara sebep olmaktadırla. Bu şiddet tüm toplumu etkilemektedir. Bu yüzden, din adına gerçekleştirilenler dahil olmak üzere, şiddet olaylarına karşı çıkarken ve onları kınarken, dini toplulukların tamamını itham etmekten kaçınılmalıdır.
  • Düşünce ve ifade özgürlüğü, diğer insanlara ve toplumsal düzene de saygı göstererek, dinlerin belirli yönlerine eleştirel yaklaşmayı da kapsar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu tür hassas meselelerin ele alınmasında yerel, kültürel ve tarihi arka planları ve karmaşıklıkları göz önünde bulundurma konusunda ulusal makamların takdir yetkisini tanımaktadır.
  • Devletin, çeşitli din, mezhep ve inanç üzerindeki düzenleyici yetkilerinde tarafsız olması, dini ve mezhepsel tartışmalarda taraf tutmaktan kaçınması gerekmektedir.
Dini anlaşmazlıklarda, siyasi otoritelerin rolü yasalara uygun çözümleri aramak, dini toplulukları yasalara ve birbirlerine saygı göstermeye davet etmektir. Bu tür durumlarda çözüm, ayrımcılık yapmakta veya insan hakları ve temel haklardan yararlanılmasını engellemekte bulunamaz.