KMS 17-Bergama Kültür Mirası

Anadolu Din ve İnançları Platformu’nun “Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar” söyleşilerimizin bu bölümünde Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yaşagül Ekinci ile Bergama’yı konuştuk. Bereketli Bakırçay havzasında İzmir’in güzel ilçelerinden olan Bergama, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 5 kriterle girmiş ender örneklerden birisidir. Yaşagül Ekinci somut kültür mirası dışında somut olmayan kültürel miras konusunda tespit ettikleri ve inanılmaz bir kültürel katmandan oluşan Bergama’nın inanç katmanlarını anlattı.

Bergama çevresinde bulunan, eskiden atalara saygı ve gömme geleneği olarak kullanılan çok sayıdaki tümülüsle hoş geldin der gelenlere. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin en güzel örnekleriyle gelenleri karşılayacak olan heybetli şehrin önemini anlatır bakmayı ve görmeyi bilen gözlere. Bergama aslında tarih boyunca yaşamın hiç ara vermeden devam ettiği, en eski çağlardan gelen geleneksel, kültürel, inançsal birikimiyle, toprağı işlemekten tutun da ürünleri saklama şekline, sanatlardan zanaatlere geniş bir birikimi hala yaşatan ve canlı tutan bir yerdir. Tüm Helenistik başkentler içinde günümüze en iyi şekilde gelmiş olan Bergamadır. Her gelenin bir önceki kültüre saygı gösterdiği ve o kültürden kalanları da kullandığı, bu zenginliğe uyum sağlayarak yaşamı devam ettirdiği eşsiz bir örnektir.


Bergama yalnızca ücret ödeyerek gezilen kısımlardan ibaret değil. Bir tepenin üzerine müthiş bir mimari anlayışla katman katman aşağılara uzanarak kurulmuş, Helenistik dönemden sonra da Roma’nın devraldığı ve burayı görkemli yapılarla donattığı, Bergama’ya adım attığınız andan itibaren göreceğiniz ve günümüzdeki çeşitli mahallelerine, çok büyük bir alana yayılan bir kent. Şehrin içinden geçerken Roma döneminde Mısır tanrılarına adanmış ve dünyanın en önemli Serapion tapınaklarından biri olan Kızıl Avlu’yu görürsünüz. Bergama’nın çevresinden geçen derenin de içine alınarak oluşturulan bir tünelin üzerine kurulmuş ve “ne yerde ne gökte” diye anılan bu yapı, Hıristiyanlık döneminde Anadolu’daki “Yedi Kiliseler”den biridir. Daha sonra cami olarak da kullanılmıştır. Yüzyıllar boyunca Yahudi, Hıristiyan ve Türk mahalleleri kurulan Bergama’da Kızıl Avlu tüm inançları tek alanda toplamıştır.

Helenistik çağda Bergama kralları Kozak Yaylası ve civarından suları getirtip birleşik kaplar sistemiyle, akropolün tepesine taşıtmışlar. Bu mühendislik harikasının kalıntılarını, su kemerlerini akropolden görebilirsiniz.

Antik çağda kitap yazmak için papirüs kullanmak ve bunu Mısır’dan ithal etmek zorunda olan Bergama, her geçen gün büyüyen kütüphanesinin Mısır’ı kıskandırması ve papirüs vermeyi durdurması nedeniyle, bir zorunluluk neticesinde bizim bugün parşömen dediğimiz Bergama kağıdının mucididir. Çok ince işlenmiş hayvan derisinden yapılan bu yeni buluş papirüs gibi rulo haline gelerek kullanılamadığı için günümüzdeki kitap formunu da bulan yine Bergamalılardır.


Roma döneminde Bergama akropolünün tepesine İmparator Trajan için inşa edilmiş olan Trajan Tapınağı çok uzaklardan selamlar geleni geçeni. Bugün Berlin Bergama Müzesi’nde bulunan Bergama Sunağı dünyanın en önemli heykeltıraşlık okullarından biri olan Bergama’dan çıkan önemli bir eserdir.

Antik çağın en büyük tedavi merkezlerinden, günümüzde uluslararası psikoterapi sempozyumlarının yapıldığı Asklepion’u görüp, eczacılığın bulucusu, aromatik bitkilerle tedavi yöntemleri geliştiren Doktor Galenos’un hikayelerini dinlemek gerekir.

Osmanlı’da üretimin gerçekleştiği, o dönemden günümüze gelmiş ve hala çok canlı olan arastası, hanları, bedesteni, hamamları, mescit, cami ve çınarlı meydanları, Cumhuriyet döneminin yapılarını, Kale Mahallesi’ndeki alt katları Roma dönemi tonozlu, üst katları 18. yüzyıla ait devşirme malzemeli evleri Bergama’nın pek çok güzel özelliğinden bazılarıdır.

Eski şenlikleri günümüze yansıtan bahar aylarının Bergama Kermesi, ünlü ressamların tablolarına tema olan, dünya müzelerinde sergilenen Bergama halıları, Yağcıbedir köyleri, Tahtacı köyleri ve zengin kültürlerini devam ettiren insanları, her türlü dokuma işinin, pek çok sanat ve zanaatin hala yaşatıldığı bir yerdir Bergama.
Aslında her geleni kendine dönüştüren Bergama tam anlamıyla Akdeniz’dir.